Milli takımlar düzeyinde hiçbi’ başarısı olmayan bi’ ülke düşünün. Günlerden bi’ gün, bi’ ‘adam’ çıkar ve der ki; bu böyle gitmez, Türk genci de başarabilir, neden yapamasın? 1993’te kolları sıvar, tüm ülkeyi tarar ve 300küsür gençten oluşan bi’ oyuncu havuzu oluşturur.

Bu gençlerin içinde sonraki yıllarda Türk futbol tarihine dam vuracak çok önemli isimler de vardır. Bu ‘adam’ oluşturduğu bu havuzdan eleye eleye bi’ kadro oluşturur ve 93 Akdeniz Oyunları’nda Ümit Milli takımı şampiyonluğa taşır. Herkes şaşırmıştır, nasıl olur bu?

Bu ‘adam’sa cevaben demiştir ki; şimdiye kadar nasıl olmamıştı bu? Durur mu? Yetinir mi? Asla. Sırada A Milli takımla başarılar kazanmak vardır. Daha önce hiç katılamadığımız o uluslararası şampiyonalarda ay-yıldıızı dalgalandırmak vardır hayallerinde.. Gene kolları sıvar..

Yavaş yavaş iskeletini oluşturduğu kadroya inanır, kendine güvenir. Euro 96 elemeleri kura çekimlerine katıldığımızda, Türk heyetine ayrılan yer, salonun en ucra köşesinde, kenarda bi’ yerdir. O ‘adam’ yanındakilere döner der ki; bakın göreceksiniz bi’ daha en önde olacağız..

Kendi ülkesinde bile bu ‘adama’ inanmayanlar vardır ama o kendine ve Türk insanına sonuna kada inanır. Hep aynı şeyi söyler; neden yapamayalım?’ Ve yapar da, bu ülke takımını tarihinde ilk kez avrupa şampiyonasına götürmeyi başarır.

Hani grup elemeleri kura çekiminde en ücra köşeye atılan Türk heyeti vardı ya, iş o aynı Türk heyeti, Euro 96 grup kura çekiminde en öndeki masada oturur. En öndeki masada.. Birilerinin hayal dahi etmeye korktuklarını, gerçek yapan bu adamın adı Fatih Terim’dir.

Bu kadar mı sizce? Tabii ki hayır, ki aslında bu daha başlangıçtır. Yıkılan tabuların, baş kaldırışın, yapamayız’ların -neden yapamayalım ki’lere dönüşünün ilk adımıdır aslında. Artık başarabileceğini görmüştür Türk insanı. Devamı mutlaka gelmelidir.

O ‘adam’ milli takımdan ayrılır bambaşka bi’ hikaye yazmak için ama gene ay yıldızı en tepeye dikmek hayaliyle, onu var eden yuvasına döner, futbolcuyken kazanamadığı o şampiyonlukların acısını çıkartacaktır çünkü, ay yıldızı en tepeye taşıyacaktır..

98 dünya kupası elemelerinde başarılı olamayan ay-yıldızlılar bi’ dünya kupasını daha es geçerken, o adam Galatasaray’da adım adım hedefine doğru yürümeye devam etmektedir. Önce 4 sene üst üste şampiyon olur ki bu da Türk futbol tarihinde ilk ve tektir.

Asıl imkansız denileni ise Galatasaray’ın uefa kupasını kazanma ihtimaline otoritelerin 1’e/250 oran verdiklerinde başarır. Oradan da Fiorenti’na, sonra da Milan’ın yolunu tutar.

Paralel süreçte euro 2000’e katılmaya hak kazanan milli takımın 22 kişilik aday kadrosunda tam 9 Galatasaraylı vardır ve bu 9 futbolcunun 6-7’si banko 11 oyuncusudur, hani floodun başında bahsetmiştim ya, 93’te iskeleti oluşturulan ümit milli takım, işte o oyunculardır.

Bitti mi? Bitmez, ne demişti o ‘adam’? ‘Biz bitti demeden bitmez.’ Devamında ne olduğunu hatırlıyor musunuz? 2002’de hepimizi sevinçten sokaklara döken dünya 3.lüğü vardı ya hani.. İşte bu kadro da ektedir.. 93’te temelleri atılan kadro, bu kadrodur..

Bu hikaye buradan euro 2008 avrupa 3.lüğüne, euro 2016’lara kadar gider, bu süreçte ne zaman ülke futbolu sıkışsa bu ‘adam’ın kapısı çalındı, ‘gel bizi kurtar’ dendi, bu ‘adam’ da her zaman o milli hassasiyetle gitti, kurtardı.

Bugün Türk futboluna ve hatta Türk sporuna adını altın harflerle kazımış, Türk futbolunda devrim yapmış adamı kimsenin itibarsızlaştırmasına müsaade edecek değiliz. Tarih unutmaz.

Bugün hala, mevcut milli takımda, milli takımlar tarihimizdeki en yüksek sayıda avrupada oynayan Türk oyuncuyla mücadele ediyorsak, gene o ‘adam’ın çıkarttığı devrim niyeliğindeki yabancı kuralı sayesindedir. Bazıları sadece konuşur, bazıları yapar. Tarih sadece ‘yapanları’ yazar