Tommy Norberg

Tommy Norberg

15-01-2020

20:49

Bugün sizlere devasa Göbeklitepe zinciri yapacağım ! Aslında ilk başta kısa iki sayfalık bir yazıydı. Sonra arkeoloji dersinde de ödev olarak verdi hoca... Ve derken olaylar gelişti ....

Göbekliflood başlıyor! Safsatalarla başlıyorum. 12 000 yıllık bir tapınak olduğunuzu düşünün. Dağda bayırda ceylan avlayıp gezen tipler gelip size tapınıyor falan... Yani insanların bir kısmı için inanılmaz bir yersiniz. Tabi bu inanılmazlık sadece geçmişe ait değil maalesef.

Hemen hemen her megalitik yapı için "Uzaylılar yaptı." efsanesi oldukça sıradan bir safsata. Bu Göbeklitepe içinde var ve burayı hızlı geçiyorum. Eğlenceli olan ve Göbeklitepe'nin bir rasathane, gözlem evi, yıldıza tapma mekanı(?) gibi bir yer olduğunu öne süren teze geliyorum.

Edinburg Üniversitesi Mühendislik Okulu’ndan Martin B. Sweatman ve Dimitrios Tsikritsis, (sanırım k rastgele) Göbeklitepe resimlerine mi baktılar ne yaptılar reesimde gördüğünüz 43. Dikme dikkatlerini cezbetmiş. Ve bu dikme üzerine uzun uzun çalışmışlar.

Bu dikmede akbabanın elindeki yuvarlağı Dünya kutbuna yerleştirip, diğer hayvan figürlerini de yıldız takımları olarak dağıtmışlar. Bana kalırsa oldukça yaratıcı bir çalışma. Hatta sanatsal değeri var.

Amma ve lakin, arkeolojide işler öyle yürümüyormuş. Öğrendiğim üzere, bir buluntu (43 nolu dikme) tek başına çok da bir şey ifade etmiyor. Hem diğer dikmeler, hem diğer buluntular ve hatta yakın dönem ve coğrafyadaki buluntular bir bütün içinde ele alınıp inceleniyor.

Bu 43. dikmedeki elinde top tutan akbaba aslında bir kafa tutuyor. Ayrıca dikmenin sağ altında da kafasız bir insan vücudu var. Pek biz bunu nereden biliyoruz? Öncelikle bu dönem için kafatası kültü, ölenlerin kafalarını kesip saklama gibi adetler diğer kazılardan biliniyor.

Ayrıca, Göbeklitepede insan boyutlu heykellerin kafalarının kırılıp dikmelerin dibine koydukları da biliniyor. Bu kafa koparma ve saklama kültü hem Göbeklitepe hem de çevresinde bariz bilinen bir şey. Yani akbabanın elindeki şey kutup değil.

Bununla birlikte hayvan sembolizmini de yine tek bir dikme üzerinden değerlendiremiyoruz (doğal olarak). Diğer dikmeler ve buluntulardaki hayvan sembolizmi önemli. Yapılan çalışmalarla, Göbekli tepedeki yapılarda (yuvarlak yerler), farklı hayvan sembolleri ağırlık kazanıyor.

Nasıl yani? Mesela yapılardan birinde yaban domuzu figürü fazlayken, diğer bir yapıda eklembacaklılar fazla, bir yapıda kuşlar fazlayken diğerinde başka hayvanlar fazla. Yani bu hayvanların dağılımı astronomiden çok sosyal olaylarla şekilleniyor.

Velasıl kelam, Göbeklitepe bir rasathane değil. Göbeklitepe'deki kabartmalarda ve buluntularda astronomik izlere henüz rastlanmadı. Yani yıldızları belki izlemiştir Göbeklitepe halkı ama bunu buraya işlememişler.

Bir de tabi bu rasathane vb. tezi "Genç Dryas Çarpma Hipotezi"ne de yanlıyor. Ancak öncelikle Çarpma hipotezi araştırılıyor ancak henüz kanıtlanmadı. İkincisi Genç Dryas'la tarihleri ne kadar uyuşuyor net değil...

Şimdi gelelim benim en çok güldüğüm pseudoarkeolojik yaklaşıma! Aborjinlerin Göbeklitepeyi yaptığı savı! İnsan bir alaka ya Avustralya nere Urfa nere diyor değil mi? Evet kesinlikle hepimiz bunu diyoruz.

Sanırım bu tezi ortaya atanlar ilk olarak yine hayvan figürlerinden ilham aldılar. Zira, bir dikme altındaki muhtemelen ördek, biraz daha zorlarsak yavru akbaba olabilecek şu kuş kabartmalarını dodo kuşuna benzetmeleri oldukça meşhur.

Sanırım daha sonra kendileri de bu saçmalığın farkına varmışlar ki, öne sürdükleri tezi desteklemek için başka şeyler aramaya koyulmuşlar. Her yeri deştikten sonra 19 yy'dan kalma bir Aborjin fotoğrafında kabartmalardan birine benzer bir şeyler yakalamışlar.

Biri 12 000 yıllık diğeri taş çatlasın 100 yıllık. Ha bu arada bu resim de pek doğru değil bu arada biraz ışık oyunu var. Çünkü Göbeklitepe'deki taştaki kabartmada iki C'nin ortasında düz çizgi yok H şekli var ?

Yani 15000 km uzaktaki neredeyse 65 000 yıl önce insanların gittiği Avustralyadaki Aborjinler Göbeklitepe'yi yapmadılar. Yapsalar kendi memleketlerine yaparlardı zaten değil mi?

Şimdi gelelim en satirik safsataya! Sümer tabletlerinde Göbeklitepe dikmesi görenler! İlk başta bir insan neden olmasın yea diyor! Diyebilir. Dedikten sonra gerçekten olabilir mi diye sormadan önce ne yapmak lazım? Eldeki kanıtları doğrulamak lazım.

İşte bu tezin sahibi olan bağımsız araştırmacımız maalesef elindeki kanıtları gerçekten doğrulamamış. Bir heyecan bilgisayarın başına oturup yazmış. (Bakın bu çok önemlidir. Bir şey bulduğunuzu düşünüyorsanız mutlaka biraz da bu konuyu sakin kafayla düşünün. )

Şimdi gelelim o doğrulanmamış kanıtlara. Soldaki resme bakın ne görüyorsunuz? T şekilli dikme taş değil mi? Şimdi Sağdaki resme bakın!

Ama sorun ne? sorun tabletin ters tutuluyor olması! Yani tableti düz tuttuğunuzda aslında dikme taş falan kalmıyor. Göbeklitepe arkeologlarından @jens2go blogunda bunu oldukça nazik ifade etmiş.

@jens2go Göbeklitepe'yle ilgili eminimki benim daha bulup buluşturamadığım, verip veriştiremediğim bir çok safsata vardır. Benim bu noktada size naçizane önerim, özellikle Göbeklitepe ile ilgili kitap alırken dikkatli olun. Çünkü raflar safsata dolu kitaplarla işgal edilmiş durumda.

@jens2go Göbekliflood PART 2 Göbeklitepe tapınak mı? Genelde "Dünya'nın ilk tapınağı" diye ifade edilmesinden dolayı Göbeklitepe akıllarda hep tapınak olarak yer etti.

Tamam inançsal bir şeyler var burada ama tam olarak tapınak da değil. Peki neden? 1-) Tanrı gibi soyut bir figüre dair bir şeyler çıkmadı Göbeklitepe'den. 2-) Melez hayvanlar ejderhalar gibi mitolojik şeyler de yok.

Göbeklitepe'den çıkan şeylerin hemen hepsi oldukça natüralist tarzda. Ancak, burası farklı bir şeyler de içeriyor. Öncelikle buranın mimari formu, yani dikme taşlarla daireler, bu daireler ortasında iki büyük dikili taş, "özel amaçlı" yapılan bir yer olduğunu gösteriyor.

Bununla birlikte şunu biliyoruz ki bu yuvarlak yapıları yaparken kullandıkları T şekilli dikmeler antropomorfik karakterde. Yani insanı temsil ediyor. Dikkat ederseniz dikme üzerindeki kolları ve elleri görebilirsiniz.

Bu antropomorfik monolitik (tek parça), ağırlığı 16 tona kadar ulaşabilen ve 3-6 metre arasındaki dikmeler üzerinde, hayvanlar desenler, insan eli kolu, peştemal, kemer gibi pek çok kabartma var.

Ve bu T şekilli kabartmalı insan temsilleri sadece Göbeklitepe'de değil etrafındaki 10 kadar yerleşimde var. (Ama Göbeklitepe hem en iyi bilinenlerden hem de en görkemli ve büyük olanı bu gün bildiğimiz kadarıyla.) Mesela aşağıda Kilisik'ten bir T şekilli dikme taş var:

Yani Göbeklitepe ve civar halkı, taştan koca koca insan temsilleri yapıp, bunları daire şeklinde dizmiş, yetmemiş bu yuvarlakların içine kenardakilerden daha büyük iki tane T şekilli dev taş dikmiş, bu yetmemiş bunlardan bir sürü yapmışlar.

Bir sürü insan organize olmuş, işi gücü (sanki sabahları plazada kahve içiyorlar neyse) bırakmış, ev falan yapmaya değil, bu yuvarlak dev yapıları yapmaya uğraşmışlar. Bu arada tabi daha tarım yok, hayvancılık falan yok. Yeme içme olayı: avlanmak ve bitkisel şeyleri toplamak.

Şimdi böyle avlanmak ve bitki toplamak dedim diye lütfen küçümsemeyin. Avlaklarda belli stratejilerle çok miktarda hayvan avlayabiliyor, bira yapabilecek kadar çok tahıl toplayabiliyorlardı. Kaldı ki şöyle düşünün, bu kadar inşaatı yapan ameleler nasıl beslendi?

Yani tarım yok hayvancılık yok diye bu insanlar kendilerini doyuramayacak kadar zavallı değiller. Hatta bu insanlar kendilerini doyurup, buradaki iş gücünü besleyebilecek kadar güçlüler.

Ve ayrıca, belli ki bir ast üst organizasyonları da var. Bu işlerin organize edilmesi, burada şölenlerle (yüksek miktarda av hayvanı, bira vb..) güç gösterileri gibi olaylar bunu gösteriyor.

Ayrıca, yuvarlak yapıların içindeki daha "büyük" dikmeler ve çevresindeki küçük dikmeler de bu organizasyona işaret ediyor.

?Kafası koparılan heykellere başlıyorum az sonra ?#Göbeklitepe

Göbeklitepe'de gerçek insan boyutlarına yakın insan heykelleri bulunmuştur. Hatırlarsınız dün antropomorfik T şekilli dikmelerden bahsetmiştik. Bu insan boyutlu heykeller T şekilli dikmelerden oldukça farklıdır. Yaklaşık 43 tane böyle insan heykeli çıkmıştır.

Ama bu heykellerde bir ilginçlik vardır. Heykellerin kafaları, vücuttan koparılmış ve bu kafalar T şekilli dikmelerin civarına bırakılmıştır.

Daha önce kafatası kültünden, insanların ölülerin kafasını koparıp saklamasından bahsetmiştik. 43. dikmedeki gibi kafasız vücutların işlendiği kabartmalar olduğundan da bahsetmiştik. Yani bu heykellerin kafalarının koparılmış olması bizi çok şaşırmıyor.

Ancak dikkat çeken başka bir şey var. Fark ettiyseniz Göbeklitepe'de iki farklı insan temsili var. Biri normal boyutlu heykeller, diğerleri ise T şekilli büyük yüz çizilmemiş heykeller.

T şekilli dikmelerle ifade edilen insan temsili belki de yaşamamış, ya da çok çok önce yaşamış ve ölmüş kişilerdi. Ama belli ki insan boyutlu normal heykeller o dönemdeki gerçek insanları temsil etmesi için yapılmış olabilirdi.

Bu iki farklı insan betimlemesi, özel mimari formuyla da birlikte ele alınca, Göbeklitepe'nin manevi bir merkez olduğunu anlamamız için oldukça faydalıdır. Ayrıca bu manevi değerin de eski yaşamış(ya da yaşamamış) atalardan gelmiş olabileceğini düşündürür.

Yani kısaca, Göbeklitepe inançla ilgili ritüellere ev sahipliği yapan özel bir mekandır. Ancak tanrılara ibadet amaçlı bir ibadethane ya da tapınak olduğundan bahsedebileceğimiz kanıtlar yoktur.

Dünden beri T şekilli dikili taş dedik, bunları yuvarlak yuvarlak dizmişler dedik. Buraları ritüeller için yapmışlar dedik. Kendi içlerinde bir sosyal organizasyonları var dedik. İnsan heykelleri var dedik. Biraz da buradan çıkan diğer buluntulardan bahsedelim.

Buradan bir çok hayvan heykeli de çıkmıştır. Bu heykellerde hayvanlar agresif, dişlerini gösterir bir şekilde ifade edilmişlerdir. Bu da hayvan heykellerinin burayı korumaları için yapıldığını düşündürür. Yaklaşık 84 tane hayvan heykeli bulunmuştur.

Hayvanların heykelleri kadar kendilerine dair de kalıntılar bulunmuştur. Göbeklitepe'den pek çok yabani hayvan kemiği çıkarılmıştır. Yapılan #arkeozoolojik çalışmalarla 20 civarında memeli, 20 civarında kuş türü ve 2 balık türüne ait 42’den fazla takson belirlenmiştir.

Kirpi, kurt, tilki, gelincik, alaca sansar, porsuk, yabani kedi, leopar, yaban domuzu, alageyik, kızıl geyik, yabani eşek, yaban öküzü, ceylan, yabani koyun, yabani keçi, trakya gelengisi, hint gerbili, kısa kuyruklu bandikut faresi, yabani tavşan, çöl faresi ....

Boz kaz, angut, yeşilbaş, kızıl akbaba, kızıl şahin, kartal, kınalı keklik, bıldırcın, turna, telli turna, toy, bağırtlak, alaca baykuş, ardıç, öter ardıç, saksağan, ekin kargası, leş karası, küçük kara, bataklık kiraz kuşu ...

Yapılan arkeozoolojik çalışmalar göstermiştir ki, Göbeklitepeliler en çok ceylan ve yabani öküz tüketmişlerdir.

Bununla birlikte ilginç buluntular öküz avına dair çok net kanıtlar sunmuştur. Örneğin aşağıdaki bizon kemiğine mızrak ucu saplı kalmıştır. (( Güncel bilgiler için takip etmeyi unutmayın : @TepeTelegrams )

@TepeTelegrams Göbeklitepe deyince belki de bir çok kişi hemen insan mezarları, insan kemikleri düşünmüş olabilir. Zaten ritüel amaçlı da bir yer. İnsana dair bir şeyler çıkacak diye beklenti oluşuyor.

Bu beklenti sadece bize özgü değil ayrıca. Klaus Schmidt'de insan kemiklerinin çıkmasını bekliyordu. Klaus Schmidt, duvarların arasında ya da arkasındaki dolgularda insangömülerinin çıkacağını ön görmüştü. Zamansızca yitip gitti ve insan kemiklerini görme şansı olmadı :( .

Geçtiğimiz yıllarda yapılan çalışmalarda, fragmante olmuş 600 kadar insan kemiği parçası çıkarıldı. Bu 600 parçanın yaklaşık 400 parçası kafatasına aitken 200 tanesi de vücut kemiklerine ait parçalar.

Yapılan analizler 40 tane kafatasına ait parçalarda sıyırma gibi kesme işlemine ait izler bulundu. Bulardan da 7 tanesinde kesici aletle yapılmış özel modifikasyon izleri belirlendi.

Bu kafatasına ait 7 parça kemik, morfolojik olarak incelendi ve 3 farklı kişiye ait kafatasları olduğu ortaya çıkarıldı. Ayrıca bu 7 parça Göbeklitepe'de 3 farklı açmada bulundu.

Kafataslarının cinsiyeti incelendiğiyse bir tanesi daha çok kadına benzerken diğer iki erkeğe daha çok benziyordu. Ancak, bu kafatasları çok parçalı olduğu için bunlar çok net. değil. Kafatası sahiplerinin yaş aralığı ise 20-50 olarak tahmin edildi.

Bu özel modifikasyonlar yapılmış kemik parçaları tafonomik olarak incelendiğinde, delme, sıyırma, kesme ve boyama olmak üzere 4 tane temel işlem tespit edildi.

Yani kafataslarından etleri sıyırdıktan sonra belli şekillerde kesmiş, delikler açmış ve boyamışlar. İyi ki o dönemlerde yaşamamışım demek için iyi bir sebep...

Bilim insanları ne yapmış peki? Tabi ki bu kafatası fragmentlerini bütünleyerek bu Göbeklitepelilerin ne yapmaya çalıştıklarını anlamaya çalışmışlar. Bunlar baya eteri sıyırıp kafatasına ip geçirip asmışlar anladığımız kadarıyla ?

Peki bu bilgi bizi şaşırttı mı? Kafası koparılan heykeller ve kafasız vücut kabartmalarından sonra kafatasını etten sıyırıp iple asmaları ve bir de bunu boyamaları bana hiç de tuhaf gelmedi artık...


Follow us on Twitter

to be informed of the latest developments and updates!


You can easily use to @tivitikothread bot for create more readable thread!
Donate 💲

You can keep this app free of charge by supporting 😊

for server charges...